HABERLER

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü 3. sınıf öğrencileri, Türk tiyatrosunun önemli yazarlarından Memet Baydur’un kaleme aldığı “Yalancının Resm”i adlı oyunu 16 Haziran 2025 günü 20.00’da İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Alev Ofluoğlu Konferans Salonu’nda sahneledi.

Dr. Öğr. Üyesi Özgür Yetkinoğlu oyunun yönetmenliğini, yönetmen yardımcılığını Berat Can Yıldız üstlendi.

İki kişilik bir metinden yola çıkılarak sahnelenen oyun, kapsamlı bir reji çalışmasıyla zenginleştirilerek çok oyunculu bir sahnelemeye dönüştürüldü. Öğrenciler, metni yalnızca sözle değil; hareket, dans, bilinçdışı karakter canlandırmaları ve bedensel anlatım teknikleriyle sahneye taşıyarak özgün bir yorum geliştirdiler.

Metnin merkezindeki “Bir tabloya bakmak mı daha zordur, yoksa ona bakıyormuş gibi yapmak mı?” sorusu, oyun boyunca farklı oyunlarla işlendi.

Seyirci, bir sanat eserine dışarıdan bakan değil, onun içine dahil olan bir tanık konumuna getirildi. Oyunda, klasik anlatım tekniklerinin dışına çıkılarak modern tiyatro biçimleri kullanıldı ve sahne diliyle derin bir içsel yüzleşme alanı oluşturuldu.

Oyun süreci, kapsamlı bir okuma ile düşünsel ve imgesel analiz dönemiyle başladı. Ardından, öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen yaratıcı sahnelemeler, doğaçlamalar ve fiziksel çalışmalarla desteklendi. Metin çok yönlü ele alınarak, öğrencilerin dramaturjik yorumları da süreçte aktif biçimde değerlendirildi.

Sahnelemede Görev Alan Öğrenciler:

Oyuncular: Adem Aydemir, Aylin Koç, Berat Can Yıldız, Çağla Namal, Engin Bostancı, Esra Ceyda Bal,
Gülşan Dilki, Gültekin Ünal, İlker Üsküplü, Melike Duman Garipoğlu, Ömer Efe Dağ, Recep Baybars
Opak, Serkan Demir, Şevval Tunç, Umut Külen, Yağmur Alkaya.

Ses: Esra Arslan

Işık: Esra Özyurt

Afiş Tasarım: Melike Duman Garipoğlu – Deniz Can Yalçın

“Bir tabloya bakmak mı daha zordur, yoksa ona bakıyormuş gibi yapmak mı?”

Memet Baydur’un incelikli kaleminden çıkan Yalancının Resmi, yalnızca bir tabloya değil, hayatın tamamına bakma biçimimizi sorgulatan katmanlı bir metin. Oyun boyunca görünene değil, gizlenene odaklanıyoruz; sustuklarımız, ertelediklerimiz ve içimizde büyüttüğümüz o ‘sessiz resmi’ gün yüzüne çıkarıyoruz.

Seyirciyi bir tablo karşısında durmaya değil, o tablonun içinden geçmeye davet eden sahnelememizde; “Kimin resmi çiziliyor sahnede, kimin yalanı boyanıyor kelimelerle?” sorusu merkezde yer alıyor. Her bakışın bir suç ortaklığı, her suskunluğun bir renk tonu olduğu bu dünyada, perde gerçeklerle yüzleşmeye açılıyor. Cesareti olan buyursun. 

İki kişilik bir metinden yola çıkarak oluşturduğumuz sahnelememiz, kalabalık bir rejinin olanaklarıyla zenginleştirildi. Oyunu yalnızca sözle değil, bedenle, müzikle ve görsellikle de anlattık. Farklı bilinçdışı karakter canlandırmaları, bedensel yorumlar, danslar ve canlandırmalı sahnelerle metni dönüştürdük. Her karakter, bir başka yalanın sesi; her hareket, gizli bir duygunun dışavurumu oldu. Oyun boyunca karakterler yalnızca diyaloglarla değil, sessizlikleriyle de konuştular; gölgeleriyle de yüzleştiler.

“Yalancının Resmi”ni bir tiyatro oyunu olmanın ötesine taşıyıp, hareketli bir resim sergisine dönüştürdük.