Ana Sayfa > Haberler > “FETÖ’ye Karşı Mücadelenin 9.Yılı” Konferansı Düzenlendi

HABERLER

“FETÖ’ye Karşı Mücadelenin 9.Yılı” Konferansı Düzenlendi
https://cmsapi.yeniyuzyil.edu.tr/news-media/9d4bfad6-c630-4dac-959f-9b9614922e61kucuk-gorsel-1.jpg
“FETÖ’ye Karşı Mücadelenin 9.Yılı” Konferansı Düzenlendi
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde düzenlenen “FETÖ’ye Karşı Mücadelenin 9. Yılı” konulu konferansta, Rektör Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu ile Güvenlik ve Terör Uzmanı, aynı zamanda SAVTEK Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Alabarda önemli değerlendirmelerde bulundu. YouTube üzerinden canlı yayınlanan etkinlikte, özellikle hafızayı diri tutmanın önemi ve darbe gerçeğiyle yüzleşmenin gerekliliği öne çıktı.

Rektör Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, açış konuşmasında 15 Temmuz’un yalnızca bir geceye sıkışmış bir tarihsel olay değil, diri tutulması gereken bir bilinç düzeyi olduğunu vurgulayarak, “Bu tür büyük direnişler, zaferlerin en kıymetli yanıdır. Onu ayakta tutabilmek, bilincine dönüştürebilmek, diri tutmak, canlı tutmak; yani unutmamak ve unutturmamaktır,” dedi. Hacısalihoğlu, 15 Temmuz’un sadece geçmişin değil, geleceğin de meselesi olduğunu ifade ederek, “Belki yıllar ilerledikçe en çok üzerinde duracağımız husus budur,” sözleriyle bu tarihsel olayın kuşaktan kuşağa aktarılmasının önemine dikkat çekti. 

Konuşmasında Türkiye'nin hedef alınmaya devam ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Hacısalihoğlu “Türkiye'nin yükselişinin önüne set çekmeye çalışanların her türlü şerh hesapları çok da eksilmiş değildir,” ifadesini kullandı ve bu mücadelenin bilinçli nesillerle sürdürüleceğinin altını çizdi.
Konferansın konuğu Güvenlik ve Terör Uzmanı, aynı zamanda SAVTEK Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Alabarda ise 15 Temmuz’un, Türkiye’deki darbe tarihinin bir devamı olduğuna işaret etti. “15 Temmuz, Türkiye’de devam eden darbeler silsilesinin içerisinde yer alan bir darbedir,” diyen Alabarda, darbeleri yalnızca geçmişte yaşanmış olaylar olarak değil, yapısal olarak tekrar etme potansiyeline sahip süreçler olarak tanımladı. Türkiye’de darbe kültürünün arkasında yıllardır süregelen bir vesayet sistemi olduğunu belirten Alabarda, “Her 10 yılda bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yolu askeri darbelerle kesildi,” dedi ve bu tarihsel süreci 1960’tan itibaren örneklerle detaylandırarak aktardı.

FETÖ’nün silahlı kuvvetlere sızmasının 40 yıla dayanan bir geçmişi olduğunu ifade eden Alabarda, bu örgütün Türkiye Cumhuriyeti’ni içeriden çökertmeyi hedefleyen bir “Gladio” yapılanması olduğuna dikkat çekti. “40 yıldan bu yana itinayla dokudukları bir hırka vardı ve bu hırkayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üzerine geçireceklerdi,” sözleriyle FETÖ’nün hedefini çarpıcı şekilde özetledi. 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'nde yakalanan bazı sivil şahısların “arsa bakmaya geldik” şeklindeki beyanlarının, akıl ve mantıkla alay edercesine savunmalar olduğunun da altını çizdi.

Alabarda, özellikle Türkiye'de askeri eğitim sisteminin darbelerle yüzleşme konusundaki eksikliğine dikkat çekti. Kendisinin “silahlı kuvvetlerin demokratik gözetimi” anlamına gelen uluslararası kavramları binbaşıyken Amerika’da öğrendiğini belirten Alabarda, “Bizde bu eğitim yok. Darbenin olduğu güne kadar hiçbir şey öğretilmedi,” diyerek mevcut eğitim yapısının ne kadar eksik olduğunu gözler önüne serdi. Alabarda ayrıca, 28 Şubat süreciyle FETÖ arasında bir ilişki kurarak, o dönemin darbe atmosferinin bu örgütün orduda güçlenmesi için adeta bir “kuluçka makinesi” işlevi gördüğünü savundu.

15 Temmuz sonrasında atılan bazı yapısal adımları önemli bulduğunu belirten Alabarda, Milli Savunma Üniversitesi’nin kurulması, Yüksek Askerî Şûra’nın yapısının değişmesi ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yetkilendirilmesi gibi reformların altını çizdi. Ancak hâlâ tehlikenin tamamen geçmediğine dikkat çekerek, “Bu ülkede hâlâ ‘darbe artık olmaz’ demek büyük hatadır,” uyarısında bulundu.

Konferansın kapanışında yeniden söz alan Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu bu tür bilinçlendirici etkinliklerin genç kuşaklar için ne kadar hayati olduğunu vurguladı ve konferansın kayıtlarının üniversitenin dijital arşivinde kalıcı hale getirileceğini söyledi.